Yaşam

Garip Ama Gerçek! Rakunların Yiyeceklerini Neden Yıkamaları Gerekir?

Hayvan dünyası sürprizlerle dolu. Onlar hakkında her gün farklı bilgiler alabilirsiniz. Hırsızlığı ve kurnazlığıyla ünlü Yunan haham ‘Hermes’ ile rekabet edebilen rakunların yemeklerini yıkadıkları bilgisini sizlerle buluşturuyoruz 🙂 ‘Nasıl ve neden?’ diye soruyorsanız sizi içeriğimize alalım. ?

Kaynak:https://animals.howstuffworks.com/mam…

Hayvanlar alemindeki ‘maskeli haydutlar’, ‘yıkayıcı/yıkayıcı ayılar’ veya rakunların yiyecek çalmakla ünlü olduklarını biliyorsunuz.

Hem etobur hem de omnivor rakunlar, bitkiler ve fareler gibi küçük canlıları yerler. İnsanlara yakın olmaya da alışkındırlar. Vahşi doğada bitkiler, kabuklu yemişler ve meyvelerle beslenirler.

Kentsel alanlarda ‘haydut’ taraflar ortaya çıkıyor. Bölgelerindeki çöp kutularından yiyecek ve evcil hayvan yemi çalıyorlar.

Ayrıca geceleri bahçeleri yağmaladıkları görülür.

Purdue Üniversitesi araştırmacıları, yırtıcı hayvanlar tarafından yağmalanan mısır mahsulleri üzerine yapılan bir çalışmada, zarar gören 73.000 bitkinin yüzde 87’sinden rakunların sorumlu olduğunu buldu.

Rakunları yiyecek kapma konusunda bu kadar usta yapan şeyin ne olduğunu merak ediyorsanız, cevap patilerinde! ?

Tıpkı primatlar gibi, rakunlar da her biri beş parmaklı şaşırtıcı derecede hünerli ön ayakları sayesinde nesneleri kolaylıkla kavrayabilir, tutabilir ve hareket ettirebilir.

Rakunların esnek ön pençeleri, yiyecek bulmalarına ve ağaçlara tırmanmalarına yardımcı olur; primatlar gibi hayvanlar rastgele bir alet kullanma özelliği göstermezler.

Ancak rakunun marifetleri o kadar ileri düzeydedir ki, bilim adamları bu özelliğin nasıl ve neden var olduğunu belirlemek için o kadar çok sarsıcı araştırma yapmışlardır.

Rakunların çevik pençeleriyle yaptıkları en şaşırtıcı şeylerden biri, kelimenin tam anlamıyla ‘germofobik’ (mikroplardan korkan insanlar) olduklarına inandırıcı olmasıdır!

Bir su kaynağının yanında yemek yedikleri zaman, mamayı suya batırıp patilerinin ortasında yuvarlayarak yıkarlar.

Aslında, bilimsel isimleri olan ‘procyon lotor’ kelimenin tam anlamıyla ‘yıkayıcı/yıkayıcı ayı’ anlamına gelmektedir. Ancak bildiğiniz gibi yemeklerini yıkamak hayvanlar arasında pek rastlanan bir alışkanlık değil.

Bu, 1961’de Londra Hayvanat Bahçesi’ndeki araştırmacıları, kuduz ve yuvarlak kurt/solucan taşıdığı bilinen bu rakunların gerçekten göründükleri kadar sağlıklı ve ‘titiz’ olup olmadıklarını araştırmaya sevk etti.

Rakunların yemeklerini yıkama alışkanlıklarının ilk kez incelendiği Londra araştırmasında, 10 hayvanın etleri bitkileri yıkadıklarından daha fazla yıkadığı, ancak kirli ‘yuvarlak kurtları’ yiyeceklerinden çıkarmadığı görüldü. (Lyall Watson)

Araştırma için tutulan rakunlar, su olmasa bile yiyeceklerini suyla yıkıyormuş gibi ön ayaklarını hareket ettirdiler. Araştırmacılara göre bu davranış, rakunların yiyeceklerini yemeden önce kasıtlı olarak temizlemediklerini gösterdi.

Ancak bunu yapmaları, yaptıklarının gelişigüzel ve yararsız bir hareket olduğu anlamına gelmiyordu; Bulaşıklarındaki kiri temizlemek, eylemin bir başka yararlı sonucuydu.

Başlangıçta bilim adamları, rakunların tükürük bezlerinin bulunmadığını ve yemelerini kolaylaştırmak için ıslaklığa ihtiyaç duyduklarını varsaydılar.

Bunun yerine, araştırma sonuçları, davranışın yeme ile ilgili dokunma deneyimini geliştirdiğini gösterdi.

Rakunlar, insanlar da dahil olmak üzere tüm primatlarda olduğu gibi, ön ayaklarının tüysüz kısımlarında bir dizi sınıra sahiptir.

Bu onları dokunmaya karşı çok hassas yapar. (Rasmusson ve Turnbull)

Nazikçe uyum sağlayan uçlar, hem hareketli hem de sabit “deri yer değiştirmesine” duyarlıdır ve ön ayaklarla temas eden her şeyin ağırlığı, boyutu, dokusu ve sıcaklığı hakkındaki bilgileri merkezi sınır sistemi aracılığıyla beyne iletir. Bununla birlikte, kürk altı ve cilt sonrası bordürler de vardır.

136 Rakunun ön ayaklarının yavaş uyum sağlayan sınırlarının incelendiği bir çalışmada, derinin ıslatılmasının arka ayakların hassasiyetini arttırdığı bulunmuştur.

Bu durumu örnekleyelim: Bir güneş gözlüğü ile etrafa baktığınızda ve sonra hemen çıkardığınızda neler olduğunu bir düşünün. Onu çıkardığınız anda, baktığınız şeyi aydınlatmak için retinalarınıza daha fazla ışık doldukça optik sınır reaksiyonunuz muhtemelen artacaktır.

Benzer şekilde rakunlar patilerini suya batırma hareketi yaparken, patilerine gelen su ön ayaklarının kenarlarını harekete geçirir.

Bu onlara daha sürükleyici bir dokunma deneyimi sunar ve ne yemek üzere oldukları hakkında kesin bilgiler sağlar. Rakunun öngörüsü onun en keskin duyusu olmadığı için bu oldukça yararlı bir özelliktir.

Tıpkı primatlar gibi, rakunlar da bir nesneye ulaşmak ve onu tutmak için görme ve dokunma kombinasyonunu kullanır.

Rakunlar ve primatlar arasındaki dokunma duyusu farkı, ‘papiller çıkıntı’ olmamasıdır.

Bunlar, cildinizdeki sürtünmeyi algılamanıza ve parmak izlerinizi oluşturmanıza yardımcı olan mikro yapılardır.

İnsan derisinin tüysüz bölgelerinde, yani avuç içi ve ayak tabanlarımızda, çıkıntılar ‘Meissner cisimcikleri’ ile doludur.

Bu kişisel canlı hücreler, basınç veya gerilim gibi duyumlara yanıt veren özel “mekanoreseptörler” olarak hizmet eder.

Tüm bu faktörler devreye girdiğinde, rakunların yeme davranışlarını gözlemleyen bir çalışma, el becerilerinin uzmanlaşmış olmasına rağmen, ilk izlenimde ima edilen yıkama davranışı kadar anormal olmadığı sonucuna varmıştır. (Yayıncılar ve Munger)

İnsanla ilgili bir bakış açısıyla, bu muhtemelen rakunlar için uygun değildir.

Çünkü daha önce kuduz taşıyan ve yiyecek çalan bu canlı, en azından yemeğini yıkama ayrıcalığına sahipti. Ama öyle görünüyor ki artık bu yapışkan parmakların baştan sona durulanmaya ihtiyacı var…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu